ABD Başkanı Joe Biden, Türkiye-ABD ilişkilerinin resmen açılmasıyla yeni bir döneme girdi. Yeni dönemde ve gelecekte ilişkilerin yönünü, taraflar, politikalarını ve anlayışlarını takip etmeyi içeren YPG ve S-400 meselesini beşinci başlık olarak belirleyecek.
BBC Türkçe, Biden Türkiye-ABD ilişkisinde belirleyici olacak beş faktörü inceliyordu:
ABD Başkan Yardımcısı Biden olarak görev yapan ve yıl boyunca sekiz yönetici olan Eski Başkan Barack Obama, 2013 yılından itibaren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Obama arasındaki diyalog, Türkiye ile ilgili dosyalarda o dönemin seyreltilmesine doğrudan değinilmişti.
'deki resmi ziyareti sırasında Ocak 2016'da Ankara'nın tepkisiyle sivil toplum aktivistleriyle karşılaşan Türkiye'ye muhalif gazeteciler, akademisyenler ve Biden başta ifade özgürlüğü, insan hakları ve demokrasi konularında net mesajlar verdi.
Biden, Ocak 2020'de New York Times'ın editörleriyle yaptığı toplantıda Erdoğan'ı "otokratik" bir lider yaptı. Demokratik işten çıkarılma için Türk muhalefetine destek verebileceklerini söyledi. belirtmişti. Erdoğan ve diğer yetkililer, Biden'ı sadece Türkiye'nin içişlerine karışmakla değil, sert şekilde suçladı.
ABD'yi Trump'tan demokrasi olarak farklı gören yeni yönetimi küresel bir sorun olarak, dış politikanın önemli bir parçası olmayı planladığı biliniyor. Biden'in gelecekte küresel bir "Demokrasi Zirvesi" düzenlemek istediği, böylece popülist liderlerin dünyadaki demokrasiyi kademeli olarak zayıflatma girişimlerini engellemeyi amaçladığı kaydedildi. Başvurular üzerinden Ankara-Washington diyaloğunun önemli bir unsuru olacağı tahmin edilmektedir. Ankara, Biden'in Erdoğan hakkındaki açıklamalarını seçim kampanyası sırasında yapılan siyasi bir değerlendirme olarak görüyor ve ön plana çıkarmamaya çalışıyor. Ancak Washington Türkiye'de meydana gelen olası insan hakları ihlallerine tepki vermeye devam edecek, bunun da taraflar arasında olduğu, önemli sorunlar yaratacağı tahmin ediliyor. Yönetim olarak
Trump Joe Biden ve ekibi Türkiye arasındaki ilişkilerde en önemli konu olarak Rusya Federasyonu'ndan alınan S-400 hava savunma sistemlerini görüyor.
Bakanın Türkiye ile ilişkileri değerlendirmesi için aday gösterdiği Kongre'de Biden'in Yabancı Anthony Blinken somut bir şekilde ortaya çıktı.
Sözde Türkiye'den sözde "stratejik ortak" Blinken, bir müttefik olarak ve hatta Rusya ile aynı çizgide hareket etmemekle ilgili suçlaması, Ankara hakkındaki olumsuz görüşünün S-400'leri kendi topraklarında konuşlandırmanın ötesinde bir çerçeveye dayandığını gösterdi. Blinken, Aralık ayında Trump yönetimi tarafından açıklanan S-400 yaptırımlarının etkisinin olduğunu söyledi. Yaptırım kartına göre daha fazlasına ihtiyaç olup olmadığına karar vereceklerini belirten Biden yönetimi de kalmaya devam edeceğini açıkladı. Geçtiğimiz hafta Erdoğan'ın ikinci batarya için S-400 konusunda Rusya ile görüşmelerin devam edeceğini açıklaması, Ankara'nın Washington'un yaklaşımını pek önemsemediği ve geri adım atmayacağı değerlendirmelerine yol açtı. Taraflardan yapılan açıklamalar, Biden yönetimi sırasında S-400 sorunlarının da Türkiye-ABD ilişkilerinin en çetin başlıklarından biri olduğunu gösteriyor. ABD ile ilişkilerde temel sorun
Türkiye, Washington'un Isidor'la mücadelesinde YPG sahasında silahlı ortağı kullanmaya devam ediyor Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yaptığı açıklamada, taraflar arasındaki en önemli sorunun YPG olduğunu ve sorun çözülmezse, ilişkilerde güven bunalımı devam edecek. Biden'i destekleme politikasının Biden'in de parçası olduğu Obama döneminde oluşturulduğunu hatırlatan Erdoğan, Ankara'nın beklentisinin "Biden yönetiminin bu hatadan dönmesi" olduğunu kaydetti. Ancak ABD yönetiminin mevcut politikayı değiştirmesi beklenmiyor. IŞİD'in hala bir terör ağına sahip olduğunu ve saldırı gücünün tamamen yok olmadığını kaydeden ABD, IŞİD ve benzeri radikal örgütlerin yeniden güç kazanmasını önlemek için özellikle Suriye'nin doğusunda yerel Kürt yönetimlerini desteklemenin büyük önem taşıdığını söylüyor. Göreve atanması beklenen Lloyd Austin'in, ABD Merkez Kuvvetleri Komutanı (CENTCOM) iken YPG'yi yerel ortak olarak destekleme politikasının mimarlarından biri olması dikkat çekicidir. Aynı şekilde IŞİD ile mücadeleden sorumlu temsilci olarak görev yaparken Ankara'nın tepkisini çeken Brett McGurk'un yeni yönetimde de görev alması, Washington'un politikasında büyük bir değişiklik olarak değerlendiriliyor. Yeni dönemde Türk ve ABD diplomasisini meşgul edecek önemli konulardan biri bölgesel. sorunlar geliyor. Bit ekipleri Başta NATO müttefikleri olan Trump yönetiminin aksine, bu sorunların çok taraflı bir ortamda ele alınması bekleniyor.
Bakan Çavuşoğlu, yeni ABD yönetiminin jeopolitik önemini görmeyi beklediklerini ve Türkiye'nin rolünü artırmada bölgesel konularda bu konuda işbirliğine hazır olduklarını söylemişti.
YPG dışında da benzer politikaları olan Suriye, Türkiye ile ABD'nin Libya krizinde önemli ölçüde örtüştüğünü söyledi. Son zamanlarda Doğu Akdeniz krizinde Amerika Birleşik Devletleri'ne voltaj düşüyor Türkiye daha sorumlu tutma sürecinde ilerliyor Türk davası Yunan yumuşatma kötüleşmesinde Washington daha net bir pozisyon almaya zorlayabilir değerlendirmeler yapılıyor. Açısından bir diğer önemli süreç
Washington Kıbrıs sorunu. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs iki devletli çözüme yöneliyor ve Maraş'ın statüsünü ABD'ye çevirmek gibi kapalı adımlar baş belası olarak görülüyor. Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan'ın çatışma sırasında Bakü hükümeti üzerinde yer alması, siyasi ve askeri destek vermesi de Washington tarafından olumsuz bir adım olarak kaydedildi.
Ancak konunun ötesinde Türkiye'deki tüm bölgesel meselenin Rusya ile Ankara-Moskova arasında savunma sanayini de kapsayacak şekilde kurulan işbirliği çerçevesinde yürüttüğü, bağların güçlenmesi ABD'nin tepkisini bulan bir olgu olarak öne çıkıyor.
Blinken'in Türkiye'yi Kongre onay sürecinde, Rusya'nın müttefik olarak hareket edemediğini rekoru kırdığı konusunda bu noktada verilen önemli bir mesaj Trump yönetiminin istifasının ikili ilişkilerdeki en somut yansıması Halkbank davası kapsamında olabilir. Trump, Erdoğan'ın talebi üzerine İran yaptırımlarını kırmakla suçlanan Halkbank'a karşı izlenen idari ve adli süreçleri yavaşlatmaya çalışmakla suçlandı. Yeni yönetim bu süreçte siyasi nüfuzunu kullanmayacak ve karar vericiler süreci daha kolay sonlandıracaktır. 2021 baharında sona ermesi beklenen mahkeme sürecinde Halkbank'ın suçlu bulunması ve buna bağlı olarak ciddi para cezasına çarptırılması, Ankara-Washington diyaloğunu olumsuz etkileyebilecek bir gelişme olarak görülüyor. Türkiye, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Gülen Biden'in dönüşü ile ilgili Obama yönetiminin de içeride olmasını sağladı ancak bir yanıt alamadı. Joe Biden yönetiminin Gülen konusundaki tavrını değiştirmesi beklenmiyor.