Gazze'den gelen son haberler yürekleri dağlıyor. İsrail ordusunun son 21 günde Gazze'ye düzenlediği saldırılarda 500'den fazla çocuğun hayatını kaybettiği bildirildi. Gazze'deki Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasına göre, bu acı tablo, İsrail'in 18 Mart'tan itibaren yoğunlaştırdığı saldırıların bir sonucu.
Gazze'de Yaşanan İnsanlık Dramı
Bakanlık yetkilileri, saldırılarda ayrıca 1249 çocuğun da yaralandığını duyurdu. Hayatını kaybedenler arasında 271 kadın ve 86 yaşlı da bulunuyor. İsrail'in saldırıları sonucu 18 Mart'tan bu yana toplam 1391 kişi yaşamını yitirdi. 7 Ekim 2023'ten bu yana ise bu sayı 50 bin 752'ye yükseldi.
- 505 çocuk hayatını kaybetti.
- 1249 çocuk yaralandı.
- 271 kadın ve 86 yaşlı hayatını kaybetti.
- Toplam ölü sayısı 50 bin 752'ye ulaştı.
Bu acı tablo, bölgedeki insani krizin ne denli derinleştiğini gözler önüne seriyor. Uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmaması gerektiği vurgulanıyor.
Ateşkes İhlalleri ve Artan Şiddet
19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından, İsrail ordusu 18 Mart sabahı Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını yeniden başlattı. Bu saldırılar, bölgede zaten kırılgan olan barış umutlarını tamamen yok etti. Ateşkesin bozulmasıyla birlikte, şiddet olayları hızla arttı ve sivil kayıplar da ne yazık ki katlanarak çoğaldı.
Hamas, İsrail'in ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle "gittikçe artan askeri güçle" hareket edeceğini duyurmasının ardından, "İsrail'in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi'nde Filistin halkına karşı soykırımı yeniden başlattığını" açıkladı.
Netanyahu'nun Tartışmalı Kararları
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü'nü görevden alması gibi tartışmalı siyasi adımlarının gölgesinde başlatması dikkat çekiyor. Bu durum, İsrail'in iç politikadaki karmaşıklıklarının, dış politikadaki saldırgan tutumunu nasıl etkilediği sorusunu akıllara getiriyor.
Bu gelişmeler ışığında, Gazze'de yaşanan insanlık dramının son bulması ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi için uluslararası toplumun daha aktif rol oynaması gerektiği açıkça görülüyor. Aksi takdirde, bu acı tablo daha da derinleşecek ve gelecek nesiller için onarılması güç yaralar açacaktır.