İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, uzun bir süredir beklenen açıklamayı yaparak dünya gündemine bomba gibi düştü. Netanyahu, Gazze'de geçici bir ateşkesin ancak Filistinlilerin Gazze'den sürgün edilmesi şartıyla mümkün olabileceğini belirtti. Bu skandal şart, uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı ve Filistin halkı arasında büyük bir öfkeye neden oldu.

Netanyahu'nun Sürgün Şartı Ne Anlama Geliyor?

Netanyahu'nun bu açıklaması, aslında uzun zamandır dillendirilen ancak resmi olarak ifade edilmeyen bir planın su yüzüne çıkması anlamına geliyor. İsrail hükümetinin, Gazze'deki Filistinli nüfusu azaltarak bölgedeki demografik yapıyı değiştirme hedefi güttüğü iddiaları uzun süredir konuşuluyordu. Bu şart, bu iddiaları doğrular nitelikte.

Sürgün şartı, Gazze'deki Filistinliler için bir insanlık dramı anlamına geliyor. Zaten yıllardır abluka altında yaşayan ve temel ihtiyaçlara erişmekte zorlanan Filistinlilerin, bir de topraklarından sürgün edilme tehdidiyle karşı karşıya kalması, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

• Sürgün, Filistinlilerin evlerinden, topraklarından ve anılarından koparılması demek.
• Sürgün, Filistin halkının kimliğinin ve kültürünün yok edilmesi demek.
• Sürgün, Filistin'in geleceğinin karartılması demek.

Uluslararası Tepkiler Ne Olacak?

Netanyahu'nun bu skandal şartına uluslararası toplumun nasıl bir tepki vereceği merak konusu. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kuruluşların bu duruma sessiz kalmaması bekleniyor. Ancak geçmişte yaşananlar göz önüne alındığında, İsrail'e yönelik somut yaptırımların uygulanıp uygulanmayacağı belirsiz.

Bu durum, bölgedeki gerginliği daha da tırmandıracak ve yeni çatışmalara zemin hazırlayacak gibi görünüyor. Uluslararası toplumun acil bir şekilde harekete geçerek bu insanlık dramına dur demesi gerekiyor. Aksi takdirde, Gazze'de yaşananlar daha da kötüleşebilir ve tüm bölgeyi etkileyen bir krize dönüşebilir.

Unutulmamalıdır ki, Gazze sadece bir toprak parçası değil, aynı zamanda milyonlarca insanın yaşadığı bir yerleşim yeridir. Bu insanların temel haklarına saygı duyulmalı ve onurlu bir yaşam sürmeleri sağlanmalıdır. Sürgün, bu hakların en temelinden mahrum bırakılması anlamına gelir ve kabul edilemez.

Netanyahu'nun Gazze'deki ateşkes için Filistinlilerin sürgün edilmesini şart koşması, bölgedeki barış umutlarını bir kez daha baltaladı. Bu skandal şart, uluslararası toplumun tepkisini çekmekle kalmayıp, Filistin halkı için de büyük bir travma yaratıyor. Dünya, bu insanlık dramına sessiz kalmamalı ve adil bir çözüm için harekete geçmelidir. Aksi takdirde, Gazze'de yaşanan acılar dinmeyecek ve bölge, istikrarsızlık sarmalında dönmeye devam edecektir.