Türkiye Yazma Eserler Kurumu'nun yeni yönetmeliği, sahaflar, koleksiyonerler ve müzayedeciler arasında büyük bir endişe yarattı. 1928 öncesi yazma ve nadir basma eserlerin tescili zorunlu hale getirilirken, bu durum sektör temsilcileri tarafından mesleklerinin geleceği için ciddi bir tehdit olarak algılanıyor. Peki, bu yeni düzenleme tam olarak ne anlama geliyor ve sahafları, koleksiyonerleri neden bu kadar tedirgin ediyor?

Yeni Yönetmelik Neler Getiriyor?

Yeni yönetmelikle birlikte, 1928 yılından önce basılmış olan yazma ve nadir eserlerin tescili zorunlu hale geldi. Bu eserler, müzayedeye çıkarılmadan önce Türkiye Yazma Eserler Kurumu'na bildirilmek zorunda. Tescilsiz satış yapanlara ise cezai yaptırımlar uygulanacak. Ancak, yönetmelikte yer alan "nadir basma eser" tanımının muğlaklığı, sektörde büyük bir tartışma yaratmış durumda. Sahaflar ve koleksiyonerler, hangi eserlerin "nadir" olarak kabul edileceği konusundaki belirsizliğin, işlerini önemli ölçüde zorlaştıracağını ve hatta bazı durumlarda imkansız hale getirebileceğini düşünüyor.

"Nadir Eser" Tanımındaki Belirsizlik

Sahaflar ve koleksiyonerler, yönetmelikteki "nadir eser" tanımının net olmaması nedeniyle büyük bir belirsizlik içinde olduklarını belirtiyorlar. Hangi kriterlere göre bir eserin "nadir" olarak kabul edileceği, hangi eserlerin tescil edilmesi gerektiği gibi konularda net bir açıklama olmaması, sektörde karmaşaya yol açıyor. Bu belirsizlik, sahafların ve koleksiyonerlerin ellerindeki eserleri değerlendirmesini ve satışa sunmasını zorlaştırırken, aynı zamanda yasal riskleri de artırıyor.

Bu belirsizliğin yarattığı sorunlar şu şekilde sıralanabilir:

• Hangi eserlerin tescil edileceğinin belirlenmesindeki zorluklar
• Tescil sürecinin uzun ve karmaşık olması ihtimali
• Tescilsiz satış yapma riskinin artması
• Sektördeki rekabetin azalması

Sahaflar ve Koleksiyonerler Ne Diyor?

Sahaflar ve koleksiyonerler, yeni yönetmeliğin mesleklerini bitirme riski taşıdığını dile getiriyorlar. Özellikle küçük ölçekli sahaflar, tescil sürecinin getireceği ek mali yük ve bürokrasiyle başa çıkmakta zorlanacaklarını ifade ediyorlar. Ayrıca, "nadir eser" tanımındaki belirsizliğin, ellerindeki eserlerin değerini düşürebileceği ve satışlarını olumsuz etkileyebileceği endişesini taşıyorlar. Sektör temsilcileri, yönetmeliğin yeniden gözden geçirilerek, sahafların ve koleksiyonerlerin görüşlerinin alınması gerektiğini vurguluyorlar.

Yeni yönetmeliğin sahaflar, koleksiyonerler ve müzayedeciler üzerindeki etkileri henüz tam olarak netleşmemiş olsa da, sektördeki tedirginlik ve belirsizlik devam ediyor. "Nadir eser" tanımının netleştirilmesi, tescil sürecinin kolaylaştırılması ve sektör temsilcilerinin görüşlerinin dikkate alınması, yönetmeliğin daha uygulanabilir ve sektöre zarar vermeyen bir hale getirilmesi için önemli adımlar olacaktır. Aksi takdirde, Türkiye'deki sahaflık ve koleksiyonculuk geleneği, bu yeni düzenleme ile ciddi bir darbe alabilir.