İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın, kanser hastası Suriyeli bir annenin ailesiyle birleşme başvurusunu reddetmesi büyük tepki çekti. Daha önce hiç görmediği torunlarını görmek ve son günlerini onlarla geçirmek isteyen kadının durumu, insan hakları savunucularının ve kamuoyunun dikkatini çekti.
Reddedilen Aile Birleşimi Başvurusu
Ola Al Hamwi ve eşi Mostafa Amonajid, 2015 yılında Suriye'den kaçarak İngiltere'ye sığınmışlar. Savaşta bir bebeklerini kaybeden çift, anneleri Soaad Al Shawa'yı yanlarına alamamışlardı. İngiltere'de mülteci statüsü kazanan çift, annelerinin de yanlarına gelmesi için aile birleşimi başvurusunda bulundu. Ancak, karaciğer kanseri teşhisi konulan ve doktorların birkaç hafta ömür biçtiği 57 yaşındaki Al Shawa'nın başvurusu reddedildi. Bu durum, aileyi derinden üzdü ve umutlarını kırdı.
Hukuki Süreç ve Bakanlığın İtirazı
Ailenin avukatları, İçişleri Bakanlığı'nın kararına itiraz ederek konuyu mahkemeye taşıdılar. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin aile hayatını düzenleyen 8. maddesine dayanarak ailenin itirazını kabul etti. Ancak, İçişleri Bakanlığı bu kararı temyize götürmek için izin talebinde bulundu. Bu tür itiraz taleplerinin incelenmesi ve karara bağlanması ise ortalama 8 ay sürüyor. Bu durum, zaten kısıtlı zamanı olan anne için büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor.
Ailenin Feryadı ve Bakanlık Açıklaması
Ola Al Hamwi, yaşadıkları durumu şu sözlerle ifade etti: "Çok zamanımız kalmadı. Eğer annemi buraya getirebilirsek ona her şeyi sağlayacağız. İçişleri Bakanlığı annemin buraya gelebileceğini söyleyen hakimin kararını temyize götürmek için izin istediğinde bunun kalbimi nasıl kırdığını düşünmedi… İçişleri Bakanlığı’na mesajım şu: ‘Lütfen annemin ölmeden bizi görmesine izin verin’". İçişleri Bakanlığı sözcüsü ise, hukuki süreç devam ederken yorum yapmanın uygun olmayacağını belirtti.
Bu trajik olay, İngiltere'nin mülteci politikaları ve aile birleşimi konusundaki tutumu hakkında ciddi soruları gündeme getiriyor. Kanser hastası bir annenin son isteği olan ailesiyle bir araya gelme umudunun engellenmesi, vicdanları derinden yaralıyor. Yetkililerin bu durumu yeniden değerlendirerek insani bir çözüm bulması bekleniyor.
