Bu haberde, Atatürk'ün devlet arması için neden insan başını sembol olarak istediği ve bu tercihin demokrasi, insan hakları ve aydınlanma idealleriyle nasıl örtüştüğü inceleniyor. Ayrıca, Perikles'in demokrasi anlayışı ve insanlığa bıraktığı miras da değerlendiriliyor. Günümüz Türkiye'sinde demokrasi ve özgürlükler konusundaki tartışmalar ışığında, Atatürk'ün vizyonu ve Perikles'in öğretileri daha da önem kazanıyor.
Atatürk ve Devlet Arması: İnsan Başı Sembolizmi
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet arması için çeşitli öneriler arasından insan başını seçerek önemli bir mesaj vermiştir. Kurt başı veya ay yıldız gibi semboller yerine insan başını tercih etmesinin nedeni, Atatürk'ün insanı ve aklı ön planda tutan felsefesiyle ilgilidir. Atatürk'e göre, her şey insan kafasından çıkar ve bir insan başının ifade edemeyeceği hiçbir şey tasavvur edilemez. Bu yaklaşım, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve akılcı temeller üzerine kurulduğunu vurgular.
Atatürk'ün bu tercihi, demokrasi ve insan haklarına verdiği önemi de gösterir. İnsan aklının ve düşüncesinin özgürce ifade edilebilmesi, demokratik bir toplumun temelidir. Atatürk, devlet armasında insan başını sembolize ederek, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu ilkelere bağlı kalacağını ilan etmiştir. Bu sembol, aynı zamanda Türkiye'nin aydınlanma yolunda ilerlemesi ve çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması hedefini de temsil eder.
Perikles'in Mirası: Demokrasi ve İnsan Hakları
Atatürk'ün demokrasi ve insan hakları konusundaki vizyonu, antik Yunan düşünürü Perikles'in öğretileriyle de paralellik gösterir. MÖ 5. yüzyılda Atina'da yaşayan Perikles, demokrasiyi ve insan haklarını savunmuş ve bu değerlerin toplumun temelini oluşturması gerektiğini vurgulamıştır. Perikles'in ünlü Ağıt Nutku, demokrasi ve insan hakları konusunda bir beyanname niteliği taşır. Perikles, Atina demokrasisini şu sözlerle tanımlar:
- "Bu idare tarzımıza demokrasi denmektedir. Zira memleketin idaresi az sayıda kişinin elinde değil, çok kişinin elindedir."
- "Kanunlarımızla vatandaşlarımızın şahsi menfaatlerini için, herkese eşit hukuk şartları tatbik etmekteyiz."
- "Kamu hizmetleri hususunda da her vatandaş, kabiliyeti nispetinde takdir edilmekte ve belirli bir sosyal sınıfa mensup olması ile değil, şansı kabiliyetiyle bir hizmet kolu tercih edilmektedir."
Perikles'in bu sözleri, demokrasinin eşitlik, özgürlük ve adalet ilkelerine dayandığını açıkça gösterir. Atatürk de Türkiye Cumhuriyeti'ni bu ilkeler üzerine kurarak, Perikles'in mirasını devam ettirmiştir. Atatürk'ün devlet armasında insan başını sembolize etmesi, bu mirasa sahip çıktığını ve Türkiye'nin demokrasi yolunda ilerlemesi gerektiğini vurgular.
Unutmayalım ki, demokrasi ve insan hakları, sürekli olarak korunması ve geliştirilmesi gereken değerlerdir. Atatürk'ün vizyonu ve Perikles'in öğretileri, bu değerlerin önemini anlamamıza ve onları korumamıza yardımcı olur.
Türkiye'de 100 yıldır süren demokrasi çabaları, Mithat Paşa, Namık Kemal, Ebuziya Tevfik, Ziya Gökalp gibi önemli isimlerin katkılarıyla şekillenmiştir. Bu çabalar, Kemal Atatürk'ün liderliğinde Cumhuriyet'in kurulmasıyla önemli bir aşama kaydetmiştir. Atatürk'ün devlet arması tercihi, bu demokrasi ve aydınlanma savaşımının sembolik bir ifadesidir.
Sonuç olarak, Atatürk'ün devlet armasında insan başını sembol olarak istemesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi, insan hakları ve aydınlanma ideallerine bağlılığının bir göstergesidir. Bu sembol, Türkiye'nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hedefiyle de örtüşür. Perikles'in demokrasi anlayışı ve insanlığa bıraktığı miras da bu ideallerin önemini vurgular. Türkiye'nin geleceği, bu değerlere sahip çıkarak ve onları geliştirerek şekillenecektir.