ABD'nin arabuluculuğunda hazırlanan ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan ateşkes planı, Ukrayna'nın Kırım konusundaki sert tutumu nedeniyle suya düştü. Planın, Kırım'ın Rusya kontrolünde kalmasını öngören maddesi, Ukrayna tarafından kabul edilemez bulundu.
Kırım Krizi Ateşkes Umutlarını Söndürdü
Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından hazırlanan barış planı, 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilen Kırım'ın Moskova'nın kontrolünde kalmasını şart koşuyordu. Ancak Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, bu maddeyi kesin bir dille reddetti ve "Kırmızı çizgimizdir" açıklamasında bulundu.
Zelenskiy'nin bu kararlı duruşu, Londra'da yapılması planlanan kritik barış görüşmelerinin başlamadan sona ermesine neden oldu. ABD'li Senatör Marco Rubio'nun da Ukrayna'ya destek vererek masayı terk etmesi, planın uluslararası arenada da destek bulmadığını gösterdi.
Ateşkes Planında Neler Vardı?
ABD'nin hazırladığı ateşkes planının detayları kamuoyuyla tam olarak paylaşılmasa da, şu maddeleri içerdiği tahmin ediliyor:
- Kırım'ın Rusya kontrolünde kalması
- Donetsk ve Luhansk bölgelerinde özerklik
- Ukrayna'nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi
- Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması
Savaşın Geleceği Ne Olacak?
Ateşkes planının başarısızlıkla sonuçlanması, savaşın yakın zamanda sona ereceğine dair umutları azaltırken, bölgedeki gerilimin daha da tırmanabileceği endişesini beraberinde getirdi. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden taviz vermeden müzakere masasına oturmaya hazır olduğu, ancak Kırım'ın Rusya'ya bırakılması gibi bir durumu asla kabul etmeyeceği belirtiliyor.
Rusya'nın ise Kırım'ı ilhakından geri adım atmayacağı ve Ukrayna'nın NATO üyeliğine kesinlikle karşı olduğu biliniyor. Bu durumda, savaşın tarafları arasında uzlaşma sağlanması oldukça zor görünüyor.
ABD'nin ateşkes planının Ukrayna tarafından reddedilmesi, savaşın seyrini değiştirebilecek önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Kırım konusundaki anlaşmazlık sürdüğü müddetçe, barış görüşmelerinin yeniden başlaması ve kalıcı bir çözüm bulunması zor görünüyor. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığın devam edeceği anlamına geliyor.
